9 Haziran 2014 Pazartesi

Açık ve Uzaktan Öğrenme Kuramları Nelerdir?

Açık ve uzaktan öğrenmeye ilişkin kuramlar konusunda en çok adı geçen kaynak, 1986 yılına Keegan tarafından yayınlanan ‘The Foundations of Distance Education’ adlı yayındır. Bu çalışmada Keegan açık ve uzaktan öğrenme alanındaki kuramları üç başlık altında toplamaktadır; Bağımsızlık ve Özerklik Kuramları, Öğretimin Endüstrileşmesi Kuramları ve Etkileşim ve İletişim Kuramları.

Açık ve uzaktan öğrenme kuramlarına geçmeden önce, öğrenme kuramları ile ilgili kısa bir hatırlatma yapmak istiyorum;
-          Davranışçı Yaklaşım: Öğrenmeyi, bir davranışın ortaya çıkma olasılığındaki değişim olarak tanımlamaktadır.
-          Bilişsel Yaklaşım: Öğrenmeyi, zihinde saklanan bilgi miktarındaki değişim olarak açıklamaktadır.
-          Yapıcı Yaklaşım: Öğrenmeyi, deneyimlerle yapılandırılan anlamdaki değişim olarak tanımlamaktadır.

Kuramlara geçmeden önce önemli bulduğum bir bilgiyi daha paylaşmak istiyorum. Desmond Keegan (1986), açık ve uzaktan öğrenme ilişkin bir kuram oluşturmadan önce şu 3 soruya yanıt verilmesi gerektiğini belirtir;
- Açık ve uzaktan öğrenme bir eğitim etkinliği midir? (Kişisel görüşü temelinde eğitim kuramları olan, eğitiimin endüstrileşmiş hali olduğudur.)
- Açık ve uzaktan öğrenme, geleneksel eğitimin farklı bir biçimi midir? (Kişisel görüşü o doğrultuda olduğudur. Özellikle çevrimiçi ve e-öğrenmenin ayrıca incelenmesini önermektedir.)
- Açık ve uzaktan eğitim mümkün müdür, yoksa bir çelişki midir? (Kişisel görüşü, açık ve uzaktan eğitim yerine, açık ve uzaktan öğrenme ve öğretimin mümkün olduğudur. Ama Simonson ve Schlosser(2006) bu konuyu tartışmaya açarak sanal öğrenme ortamlarının eğitim işlevini rahatlıkla yerine getirebildiğini belirtmişlerdir.)


Bağımsızlık ve Özerklik Kuramları (Theory of Independent Study):
Wedemeyer tarafından 1981 yılında geliştirilen bu kurama göre, açık ve uzaktan öğrenmenin özü bağımsız öğrenendir. Wedemeyer, eğitim kurumlarının başarısız olduğunu, teknolojiden öğrenen bağımsızlığı etrafında faydalanılması gerektiğini söylüyor. Wedemeyer’a göre, öğrenenin bağımsızlığı ve teknolojinin etkin kullanımı için, açık ve uzaktan öğrenme şu işlevleri yerine getirebilmelidir;
1.      Zaman ve mekandan bağımsız hizmet sunmak,
2.      Öğrenme sorumluluğunu büyük ölçüde öğrenene vermek,
3.      Yönetim ve idari işleri öğretenlerden almak, onların tüm zamanını daha etkin öğretme için kullanmalarını sağlamak,
4.      Öğrenenlere, ders, format ve metod olarak daha fazla seçenek sunmak,
5.      Etkinliği kanıtlanmış bütün öğretim ortam ve yöntemlerini uygun şekilde kullanmak,
6.      Herhangi bir dersin, herhangi bir konusunun daha etkin öğrenilmesi için, bilinen tüm öğretim ortam ve yöntemlerinin kullanılması,
7.      Dersleri sürekli olarak tekrar tasarlamak ve geliştirmek,
8.      Bireysel farklılıkları göz önünde bulundurmak ve buna uygun seçenekler sunmak,
9.      Öğrenci başarısını, mekan, öğrenme hızı, yöntem ya da sıralama gibi engeller koymadan basit biçimde değerlendirmek ve
10.  Öğrencilerin dilediklerinde öğrenmeye başlamalarına, bitirmelerine ve kendi hızlarında öğrenmelerine izin vermek.

Wedemeyer, öğrenme ve öğretme süreçlerini birbirinden ayırmış ve bağımsız çalışma sistemlerinin altı temel özelliği taşıması gerektiğini savunmuştur;
1.      Öğrenen ve öğretenin birbirinden ayrı olması,
2.      Öğrenme ve öğretme süreçlerinin yazılı veya benzer bir ortamda yürütülmesi,
3.      Öğretmenin bireyselleştirilmesi,
4.      Öğrenmenin, öğrenenin aktif olmasına bağlanması,
5.      Öğrenmenin, öğrenenin ortamına ve şartlarına uygun hale getirilmesi ve
6.      Öğrenenin kendi öğrenme hızını ayarlaması ve bunun sorumluluğunu alması.

Wedemeyer, her öğretim ve öğrenme durumunun dört bileşenini şu şekilde açıklamıştır;
- öğreten,
- öğrenen,
- iletişim sistemi ve
- öğrenilecek/öğretilecek konu.

Wedemeyer, öğrenene daha fazla özgürlük verilmesini önerirken, açık ve uzaktan eğitimin başarısının öğreten ve öğrenen arasındaki ilişkiye bağlı olduğunu belirtmiştir.


Bağımsız Çalışma Kuramı (Etkileşimsel Uzaklığı Kuramı)

Michael Moore, 1990’larda geliştirdiği etkileşimsel uzaklık kuramını açıklarken;
-          öğrenen ve öğreten arasındaki uzaklık ve
-          öğrenen özerkliği değişkenlerini temel değişkenler olarak ele almıştır.

Moore, uzaklık kavramını ölçülebilir iki unsurdan oluştuğunu savunmuştur;
-          iki yönlü iletişimin (diyaloğun) ne ölçüde sağlandığı ve
-          bireysel öğrenenin ihtiyaçlarını karşılama düzeyi.

Moore, geleneksel sistemlerden farklı olarak, açık ve uzaktan eğitimde, öğrenenin daha fazla sorumluluk almayı kabul etmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu bağlamda Moore, açık ve uzaktan eğitim sistemlerini özerk/öğreten merkezli ve özerk olmayan/öğreten merkezli olmak üzere iki grupta toplamıştır. Özerkliğin ne ölçüde sağlandığı ise aşağıdaki ölçütlere göre belirlenebilir.
-          Öğrenme hedeflerinin belirlenmesinde öğrenene sunulan imkanlar,
-          Kaynakların ve ortamın seçimi ve bunların nasıl kullanılacağı konusunda sunulan imkanlar ve
-          Değerlendirme yöntemleri ve ölçütleri konusunda sunulan imkanlar.


Öğretimin Endüstrileşmesi Kuramları:

Otto Peters tarafından geliştirilen bu kuram, uzaktan eğitimin öğretmenin ve öğrenmenin sanayileşmiş bir şekli olarak açıklamaktadır. Peters bu kuramında, uzaktan eğitimin sanayi üretimi ve süreçleri ile karşılaştırılarak analiz edilebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar;
-          Rasyonelleşme: Zaman, para ve emek gibi girdilerin en iyi verimi elde etmesi.
-          İş Bölümü: Farklı işler için farklı kişilerin görev alması.
-          Mekanikleşme: Makina ve bilgisayar gibi otomasyonların kullanımı.
-          İmalat Hattı: İçerik üretiminin bir fabrika hattı gibi planlanması, yürütülmesi.
-          Kitle Üretimi: Ürünlerin büyük miktarlard üretilmesi.
-          Hazırlık Çalışması: İçerik üretim ve tasarımında en kritik ön hazırlık aşaması.
-          Planlama: Detaylı bir iş planı ve adımlar listesi.
-          Organizasyon: Tüm uzaktan eğitim sürecini yürütecek organizsyonel yapı.
-          Bilimsel Kontrol Yöntemleri: Tüm iş süreçlerinin analizi ve değerlendirilmesi.
-          Somutlaştırma: Her süreç ve kavramın ve çıktıların net tanımı. 
-          Standartlaşma: Üretim ve dağıtım süreçlerinin standart hale getirilmesi.
-          Rol Değişimi: Üretim ve dağıtım sürecindeki rollerin değişimi.
-          Nesnelleştirme: Öğretim ve değerlendirme sürecinde verilere dayalı yönetim.
-          Yoğunlaşma ve Merkezileşme: Büyük bir operasyonun sağlığı ve verimi için, sermaye yoğunluğu ve merkezi yönetim.

Özetle Peters, sanayileşme kuramına ilişkin şunları ifade etmektedir:
-          Üretim sürecinden önce yer alan hazırlık çalışması kadar, uzaktan eğitim derslerini geliştirmek de önemlidir.
-          Öğretim sürecinin etkililiği, özellikle planlama ve organizasyona bağlıdır.
-          Derslerin belirli yapıları olmalı, bu yapılar standart öğrenci beklentilerine göre biçimlenmelidir.
-          Öğretim süreci nesnel olmalıdır.
-          Geleneksel öğretici rolü, uzaktan eğitimde farklılaşmalıdır.
-          Uzaktan eğitimin ekonomik olabilmesi için kaynaklar yoğunlaştırılmalı ve yönetim merkezileştirilmelidir.


Etkileşim ve İletişim Kuramları:

Börje Holmberg kuramını “rehber eşliğinde öğretici iletişim” olarak adlandırır. Bu kuramın benim için önemi, öğrenen ve öğreten arasındaki olumlu ve etkin bir iletişimin öğrenme sürecini ne kadar olumlu etkilediğini ortaya koymasıdır. Bu açıdan uzaktan eğitimde dikkatle uygulanması gereken ipuçları içermektedir.

Holmberg, öğrenenler ile öğretenler arasındaki etkileşim ve iletişimin önemini vurgular. Bu etkileşim sayesinde motivasyona sahip olan öğrenciler, öğrenme güçlüğü çeken diğer öğrencilere yardımcı olabilecektir. Holmberg ayrıca öğrencilerin farklı ihtiyaçlarının nasıl karşılanması gerektiği üzerinde de durur. Gerek iletişim gerekse etkileşim, tutarlı ve etkili bir öğrenme sürecine neden olmaktadır. Kuram 7 varsayım üzerine kurulmuştur:       

1. Öğretimin özünde öğrenenler ve öğretenler arasındaki etkileşim yatar. Öğretenler, herhangi bir öğrenme kaynağı olabilir.
2. Öğrenme sürecine yönelik duygusal bağlar ve bireysel ilişkiler, sürece olumlu yaklaşmayı kolaylaştırır.
3. Öğrenme sürecine yönelik olumlu tutum, motivasyonu güçlendirir.
4. Çalışma sürecine yönelik kararlara katılım sağlanırsa, öğrenen motivasyonu artacaktır.
5. Güçlü ve içsel öğrenen motivasyonu, öğrenme sürecine yardım eder ve kolaylaştırır.
6. Öğrenenlerin kendilerine yakın bulacağı bir iletişim şekli ve tonu ve ayrıca öğretim materyaline kolay erişim, öğrenmeye yönelik olumlu tutumu pekiştirerek, öğrenen motivasyonunu arttırır ve böylece farklı ortamlardan öğrenmeyi de kolaylaştırır.
7. Öğretim sürecinin etkili olması, öğrenenlerin kazanılan davranışları göstermesi ile anlaşılır.

Holmberg (1986), bu varsayımların, uzaktan eğitim için gerekli olan öğretim süreçlerinin temelini oluşturacak varsayımlar olduğuna inanmaktadır. Buna yürekten katıldığımı ifade etmeliyim. Holmberg, 1995’te kuramını biraz daha genişletti. Bu yeni genişletilmiş kuram, önceki varsayımlara ek olarak sekiz yeni varsayım daha ortaya koymaktadır:

1. Uzaktan eğitim, yüz yüze eğitim imkanı olmayan veya bunu tercih etmeyen öğrenenlere hizmet eder. Bu kimseler çok çeşitli özellikler taşırlar.
2. Uzaktan eğitim, öğrenenlerin seçme özgürlüklerini ve bağımsızlıklarını garanti eder. Böylece artık kendileri dışında karar verilen öğrenme yer ve zamanlarına, akademik takvimlere, tatillere ve giriş/kabul koşullarına uymak zorunda değildirler.
3. Uzaktan eğitimden, toplum da yararlanır. Bir yanda bireysel öğrenenlere sağlanan liberal çalışma fırsatlarından, diğer yanda yine öğrencilere sunulan profesyonel ve mesleki eğitimlerden toplum da nasibini alır.
4. Uzaktan eğitim, yaşamboyu öğrenme fırsatlarına ve eşitliğe kolay erişim için kullanılan bir araçtır.
5. Uzaktan eğitimle, tüm öğrenme alanlarına ilişkin beceriler kazandırılabilir.
6. Uzaktan eğitim, bireysel bir etkinlik olarak kalıcı öğrenmeye dayanır. Öğrenme süreci, farklı bir çok araçla izlenir ve desteklenir. Öğretme ve öğrenme süreçleri, genellikle önceden hazırlanan derslerle gerçekleşen teknolojiye/ortamlara dayalı iletişim süreçlerine bağlıdır.
7. Uzaktan eğitim, tüm öğrenme yaklaşımlarına (davranışçı, bilişsel, yapıcı) açıktır.
8. Bireysel ilişkiler, çalışmaya karşı olumlu tutum ve öğretenlerle öğrenenler arasındaki empati, uzaktan eğitim altında öğrenmenin merkezini oluşturur.


Hilary Perraton’ın Uzaktan Eğitim Kuramı:

Perraton'ın açık ve uzaktan öğrenmeye ilişkin kuramı, eğitim felsefesinin iletişim ve yayılım kuramlarından faydalanılrak geliştirilmiştir. Bu kuralların bir kısmı açık ve uzaktan öğrenmenin, eğitim uygulamalarını en üst düzeye çıkarmak için uygulanmasıyla ilgilidir. Bir kısmı ise, yoğn diyaloğun olması gerektiğine ve izlenmesi gereken yönteme ilişkindir.

Eğitim uygulamalarının en üst düzeye çıkması için kurallar şunlardır;

- Herhangi bir yeterliliğin kazanılabilmesi için herhangi bir ortam kullanılabilir.
- Açık ve uzaktan öğrenme, öğrenen ve öğretenin aynı zaman ve yerde bulunma sınırını kaldırır.
- Açık ve uzaktan öğrenmenin maliyeti daha uygundur.
- Açık ve uzaktan öğrenmede maliyeti, hedef kitlenin büyüklüğü, kullanılan teknoloji, içeriğin kapsamı ve izlenen yöntemler etkiler.
- Açık ve uzaktan öğrenme ile, geleneksel şekilde ulaşılamayan bireylere ulaşılır.

Açık ve uzaktan öğrenmede diyaloğun artırılması ile ilgili kurallar ise şunlardır;
- Açık ve uzaktan öğrenme, diyaloğu içerecek şekilde yapılandırılabilir.
- Açık ve uzaktan öğrenme, eğitenin rolünün bilgi aktarandan, öğrenmeyi kolaylaştırana dönmesini sağlar.
- Açık ve uzaktan öğrenmede grup tartışması çok etkili bir yöntemdir.
- Açık ve uzaktan öğrenmeyi destekleyen kaynaklar, internette, gruplarda ve çoğu toplulukta vardır.

Perraton'ın yöntemle ilgili bir dizi kuralları ise şu şekildedir;
- Açık ve uzaktan öğrenmede çoklu ortam kullanımı, tekli kullanımdan iyidir.
- Açık ve uzaktan öğrenmenin planlanmasında sistem yaklaşımı gereklidir.
- Açık ve uzaktan öğrenmede geri bildirim öğrenme için gereklidir.
- Açık ve uzaktan öğrenmede verimlilik için, öğrenenlere sunulan malzemeler, okuma, dinleme ve yazma dışında da etkinlikler içermelidir.
- Açık ve uzaktan öğrenmede ortam seçiminde, yüz yüze eğitimdeki kaygılar da dikkate alınmalıdır. 


Eşdeğerlilik Kuramı:

Bu kuram farklı araştırmacıların görüşlerine dayalı geliştirilmiş olmakla birlikte, Michael Simonson tarafından savunulmaktadır. Simonson'a göre, eşdeğerlilik kuramı şudur;

- Açık ve uzaktan öğrenme ile hedeflenen öğrenme çıktıları, yüz yüze eğitim programları ile aynı olmalıdır. Bununla beraber, bu hedefin gerçekleşmesi için, kullanılan öğrenme malzemeleri, öğretim ve değerlendirme stratejleri farklılaşmalıdır, uygun olanlar kullanılmalıdır. Bu kuram, açık ve uzaktan öğrenmenin, kurumsal yapıda, öğrenenlerin birbirinden, öğretenden ve öğrenme malzemelerinden ayrı olduğu ve tüm bu unsurlar arasındaki iletişimin iletişim teknolojileri ile sağlandığı, yapılandırılmış bir eğitim olduğuna ilişkin tanımına dayanmaktadır.

Özetle bu kuramın temelinde eşitlik kavramı yatmaktadır. En beğendiğim anlatım üçgen ve kare benzetimidir. Schlosser ve Simonson (2006) kuramı, üçgen ve kare metaforu ile anlatmışlardır. Her iki geometrik şekil farklı olmakla birlikte aynı alan büyüklüğüne sahip olabilirler. Açık ve uzaktan öğrenme ile aynı öğrenme çıktısı hedeflenmeli, ama bu hedefin gerçekleşmesi için, bireysel farklılıklara ve bu yöntemin gereklerine uygun öğrenme deneyimleri, çevre ve malzemeleri, süreçleri tasarlanmalıdır.


Kaynaklar;
-      - Açık ve Uzaktan Öğrenmenin Temelleri Ders Notları, Prof.Dr. Hasan Çalışkan
-      - Simonson, Teaching and Learning at a Distance, Foundations of DE

-      - Açık ve Uzaktan Öğrenme – Öğrenci Adaylarının Bakış Açısı, Prof.Dr. Cengiz Hakan Aydın, 2011, Pegem   Akademi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder